banner

Kaygıyı yönetmenin 3 adımı: Yalnızca 15 dakika sürüyor

Kaygıyı yönetmenin 3 adımı: Yalnızca 15 dakika sürüyor

Kaygıyı yönetmenin 3 aşaması: Yalnızca 15 dakika sürüyor

Kaygı hissetmek, insan olmanın doğal bir parçasıdır. Ancak geçici endişeler kişinin tüm yaşamını ele geçirmeye başladığında, bu durum artık bir ruh sağlığı sorunu olan Yaygın Anksiyete Bozukluğu’na dönüşebilir.

2024 yılında İngiltere’de 8 milyondan fazla kişinin antidepresan kullandığı tahmin ediliyor. Bu ilaçlar sadece depresyon değil, aynı zamanda anksiyete belirtilerini hafifletmek için de yaygın şekilde reçete ediliyor. Öte yandan, kaygı ve depresyonun birlikte görüldüğü “çift tanı” vakaları da oldukça sık rastlanan bir durum.
İngiltere şu anda açık bir anksiyete salgını ile karşı karşıya. Bu durum, yalnızca resmi bir tanısı olanlar için değil, zaman zaman yoğun kaygı yaşayan herkes için zihni sakinleştirecek araçlara duyulan ihtiyacı artırıyor.
Terapist Sally Baker, endişeli düşünceleri zihnimizde kök salmaya hazır tohumlara benzetiyor. Ona göre, bu tohumların büyümesi için gereken “toprak ve güneş ışığı” ne yazık ki zihinlerimizde fazlasıyla mevcut.
Baker, Daily Mail gazetesine verdiği röportajda şöyle diyor:
“Endişeli düşüncelere ne kadar çok dikkat gösterirseniz, onlara o kadar çok güneş ışığı ve su vermiş olursunuz.”Zihni olumsuz düşüncelerden uzak tutmanın zor olduğunu kabul eden Baker, yine de çeşitli pratiklerle bu düşüncelerin etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.
Baker’a göre, kaygı yükselmeye başladığında en kritik adım, düşünce sarmalını kesintiye uğratmak.“Bu noktada yapılabilecek en basit şey, düşünceyi sesle bölmek. Bu, içinizden olabilir ya da sesli söyleyebiliyorsanız daha da iyi. Bu şekilde, düşüncenin yararsız olduğunu beyninize sinyallemiş olursunuz.”Ayrıca sinir sistemini sakinleştirmek için şu iki basit öneriyi sunuyor:

Bir pencereye ya da kapıya giderek birkaç derin ve yavaş nefes almak.
Mümkünse bir merdiven çıkmak, bedeni fiziksel olarak harekete geçirmek.

Bu tür fiziksel ya da zihinsel eylemler, kaygılı düşünceye karşı ilk savunma hattı görevi görüyor.

Ancak bu ani müdahaleler yeterli olmazsa ve panik atağa yaklaştığınızı hissediyorsanız, Baker daha yapılandırılmış bir teknik öneriyor. Bu üç adımlı yöntem, yalnızca 15 dakika içinde kaygıyı azaltmayı hedefliyor:1. TANI
İlk adım, sizi kaygılandıran düşünceyi ve bu düşünceyi vücudunuzda nerede hissettiğinizi belirlemek.“Bu kaygı başınızda mı, çenenizde mi, omuzlarınızda mı, yoksa göğüs, mide ya da cildinizde mi? Düşüncenin tetiklediği fiziksel belirtileri fark etmek, onun üzerindeki kontrolünüzü artırır.”2. SAKİNLEŞİkinci aşama, bu kaygıdan bir adım geri çekilmeyi içeriyor. Baker bunun için şu basit egzersizi öneriyor:Göz hizanızda bir nesneye odaklanın (bir raf köşesi, tablo detayı vb.)Ardından başka bir yakın noktaya bakınSon olarak iki nokta arasındaki boşluğa odaklanın“Bu boşlukta aslında hiçbir şey yoktur ve beyniniz bu ‘hiçlik’ algısına kimyasal olarak yanıt verir. Böylece bedeninizin verdiği kaygı tepkisi de yavaşlar.”3. DEĞİŞTİR
Zihniniz sakinleştiğinde, başlangıçta sizi kaygılandıran düşünceye tekrar dönün. Baker’a göre bu noktada, artık aynı kimyasal tepkiyi vermeyeceksiniz.“Zihninizdeki eski kaygı kimyası, yeni ve daha sakin bir kimyayla yer değiştirmiş olacak.”Eğer yeni bir düşünce geldiğini fark ederseniz, panik yapmadan tekniği en baştan tekrar edebilirsiniz.
Baker, sürekli tekrar eden kaygılı düşünceler için şu benzetmeyi yapıyor:
“Bir müzik kutusu gibi düşünün. Kurulduğunda hep aynı melodiyi çalar, dansçı hep aynı figürleri yapar. Eğer bu düşünce döngüsü kesilmezse, her seferinde aynı sona ulaşır.”Bu nedenle, zihinsel döngüyü bilinçli müdahale ile kırmak, anksiyete ile baş etmenin en temel yollarından biri olarak öne çıkıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Referral link